4 Ocak 2010 Pazartesi

fikrimin ince gülü

Sevilene söylenebilecek en güzel söz sanırım “fikrimin ince gülü”… ama biraz kırılgan, biraz naif bir söz bu.

Bu aralar bir dostun, eski bir arkadaşının sesinden dinlemeyi seviyorum bu şarkıyı… Sema’dan sonra en fazla içimi dolduran bu yorum oldu açıkcası. Belki de bu yorum içimin dolu zamanına denk geldi kim bilir?
Şairin "hüzünlü şarkılar gibi güzel" derken anlattığı bu olsa gerek.

“o gün ki gördüm seni yaktın ah yaktın beni… ”

Bana hep ait olmayı hatırlatan, hep ait olmayı özleten şarkı…İstiklal caddesinden tünele şöyle bir bırakın kendinizi, fonda bu şarkı çalsın, mevsim şimdiki gibi kış olsun, burnunuza kestane kokusu gelsin, bir de sevgiliniz tütsün buram buram hasretle gözünüzde, elleriniz üşüsün, kulaklarınız kızarsın, ama “o” o sırada yanınızda olAmasın… Bakın bakalım o zaman nasıl bir öldürücü etkisi vardır bu şarkının… yaktın ah beni yaktın derken o ahhh nasıl içten çıkar ağzınızdan o zaman…

Sonra kendinizi aidiyet duygusu içerisinde bulursunuz birden bire;

“fikrimin ince gülü, kalbimin şen bülbülü”

derken Müzeyyen abla… hele ki siz aidiyetten uzak, bağlanmaktan korkan biriyseniz size çok uzak olan bu duygunun esiri olmak çok yabancı bir histir üstelik.
Oysa insan ait olmak ister, ait olunsun ister değil mi?

“ellerin ellerimde, gözlerin gözlerimde”

bu sözler kulağınıza her çalındığında daha da ait olmak ister üstelik. İnsanın gönül mekanizması böyle çalışır. Bu aidiyet olmadığı zaman genelde kadınlar kendini alışverişe ve saç kesimine, erkekler alkole verir ee bu da sersemletir, saçmalatır malumunuz. Ve aidiyetin olmadığı yerde bu dengesizlikler artarak devam eder…
Ben bu şarkıyı her dinlediğimde aidiyet olgusuna varmış, nihayete ermiş, rahatlamış bir adamın dizelerini duyuyorum. Acı çekme faslı bitmiş, muradına ermiş… ama sanki öncesinde bu aidiyet için ömrünü feda etmiş, ait olmak için önce "güvenmiş, inanmış" sonrasında da "olmuş" bir adamın hikayesini dinliyorum.

“ateşli dudakların, gamzeli yanakların…”

derken şarkı birden bire ya ruhlar adanır birbirlerine, ya da bedenler sahiplenilir. İşte o gün gelir, apansız karşına çıkıverir o his, “ben sende bütün aşklarımı temize çektim" dedirtecek kadar sevilir… bedenin olduğu her yerde ruhun olmayabileceğini hissetmektir aidiyet, çünkü aidiyet; hissettiğin yerde bulunur, senin bulunduğun yerde değil. Gönüllü bir bağlanmadır. İple değil ruhla yapılır… O hep yanınızda olmayabilir ancak size aittir… O yüzdendir ki aidiyet beyin ve yürek işidir…
Bu yüzden tam anlamıyla aidiyet ilk kez hissedilirse ve siz de ilk kez sahiplenirseniz birilerini, işte o korkutucu müdahaleci dürtü asırlık uykusundan birden bire uyanıverir…

Peki bir ara sorun “iç”inize bunu, bu sizin için dert midir? zevk midir?

Aidiyetin devamında “ geçmesin günümüz sevgilim yasla” gelir, o da bir sonraki yazının anafikridir…

Sevgiyle,

Aydan.

4 yorum:

  1. Aidiyet için ait olduğunu hissetmek gerekir dediğin gibi dost yürek, beyin ,beden tümünle yanii...Zevktir aidiyet hatta doya doya acı cekmektir o senle olmasa da onun için onunla onun adına...Onun sana ait olmasını beklemektir aslında ait olmak ....
    harika olmuş yazın anlayana .....
    sevgiyle ve ait kal....

    YanıtlaSil
  2. herkesin ortak derdine parmak bastım bence biraz. kimi bundan ölesiye kaçar, kimi içine ölesiye dahil olmak ister. hani iki uclu değnek hesabı dostum, ortasını bulabilene aşkolsun.
    sevgiyle,
    a.

    YanıtlaSil
  3. fikrimin ince gülü..3 yıldır bu şarkıyı dinlemicem diye kendimi şartlandırmıştım.anısı çok fazla.tam şarkıyı ve müziğini kafamdan sildim derken sen yeniden canlardırdın:)çok merci:)sen istiklalden tünele bırakıyorsun kendini bense amasra sahilden taş köprünün bitimine kadar:)bir şarkıyı ilk nerde dinlersen hep orası ve o gelir gözünün önüne.bu şarkıyı birde eylem koç tan ve müzeyyen senardan dinle 3 farklı yorum.üçüde harika.

    YanıtlaSil
  4. yeşimcim, müzeyyen senar ve eylem koç olmak üzere bir çok versiyonunu dinledim. müptelasıyız yazıda da okuduğun üzere :) lakin bilirsin ki her ne kadar unutmak istediklerimizi unuttuğumuzu sansak da öyle olmuyor, bir sokak adı levhası, bir bank, bir şarkı seni alıp bambaşka yerlere götürüyor...
    deştiğim yaralarınız için üzgün değilim açıkcası. yaralarımızı sevelim...

    a.

    YanıtlaSil