20 Ağustos 2009 Perşembe

Yol Hikayeleri I - Otobüste Uykusuzluktan Ölsen Dahi Uyumayacaksın !

Bu aralar çok eğleniyorum... Özellikle toplu taşıma araçlarına binip gözlemlemeyi çok seviyorum, yol ne kadar uzun olursa olsun, toplu taşıma aracında benim için rüzgar hızıyla geçiyor bu yüzden. Sanırım "Yol Hikayeleri" adında seri kitaplar yazabilirim biriktirdiklerimle.
Dün dikkatimi çeken ve izlerken beni eğlendiren son olay "otobüste uyuklama" sorunsalı oldu :)
Bu uyuklama eylemi eğer tek kişi seyahat ediyorsanız ve yan koltuğunuzdaki partneriniz karşı cinsse bazen kabusa dönüşebiliyor :)
Anlatayım;
Cam kenarında oturan esas oğlanımız güneşin batmakta olan kızıl, sıcak ve bunaltıcı etkisinden de olsa gerek, önce göz kapakları ağır ağır devrilmeye, ardından başı öne ve arkaya ahenkle sallanmaya başladı, ha daldı uykuya ha dalacak derken anlık bir zaman diliminde esas oğlanımız tamamen boyut değiştirdi ve uyumaya koyuldu. Buraya kadar herşey normal... Evet.
Ancak kendisi keyifli bir yolculuk ve mışıl mışıl bir uyku süreci geçiremeyek kadar şansızdı ! Çünkü yanında oturan esas kızımız irice ve aksiceydi :) Keyifle gün batımına nazır uyuklayan abimizin başı (nedendir bir türlü anlamam bu eğimi) hemen solunda ikamet etmekte olan irice ablamızın omuzuna doğru sallanıp, düşmeye başladı :) hayır işte be adam oysa hemen sağında mis gibi cam var, kaykıl cama doğru, yaslan ve uyu değil mi :)
İrice ablamız kapladığı hacim itibariyle esas oğlanımızın kafası sola sallanmasa dahi, zaten her yönden ona omuz olabilecek yeterliliğe sahipti :) İş böyle iken bir de inatla uyuklayan abimizin kafası irice ve lanet ablanın omuzuna postu serdikçe ablamız gerilmeye, cık cıklamaya, ters ters bakmaya (ki adam uyuyor, baksan ne olacak di mi? ) söylenip homurdanmaya başladı. Şahsen öyle negatif, öyle gergindi ki ben arka koltukta olmama rağmen korktum ne yalan söyleyeyim :)
Yolculuğun ilerleyen dakikalarında esas oğlanımızın yorgun ve terli başı iyiden iyiye esas kızımızın üzerinde tam manası ile yerleşmiş konuma geçti. Her fren fiiliyatında silkinip kendine gelen lakin bunu sadece bir saniye muhafaza edebilen abimiz ikinci saniyenin sonunda aynı derinlikte ve aynı uykuya devam edebiliyordu.
Başı ısrarla hep sola doğru, ısrarla hep esas kızımıza meyletmiş vaziyette yolculuk devam ediyordu.
Oflayan poflayan, adamımıza sert sert bakan, kendini koridora doğru çevirip koltukta düşercesine oturan iri ablamız bu rahatsızlığına rağmen ısrarla o koltukta oturmaya devam ediyordu. Hayır madem bu kadar rahatsız oluyorsun, bu kadar tedirgin, bu kadar gergin, kalkarsın o koltuktan ayakta devam edersin kafan rahat olur, fiziken bir rahatsızlığın varsa bunu da gidermiş olursun değil mi? siz, biz olsak böyle yapardık. Ama o bayan bunu yapmadı o ısrarla koltukta gergin ve düşercesine, beyefendi de ısrarla başı sola eğik, bayanın omuzunda yatar vaziyette yolculuklarına devam etti... Ve her fren hadisesinde saniyelik toparlanmalarla tabi...
İyiden iyiye rahatsız olan esas kızımız artık oğlanın üzerinde fiziksel şiddete yönelik eylemlere kalkıştı, omuzunu silkmeler, kafayı oradan düşürmeye çalışmalar, dirsek darbeleri ile adamı cama doğru yapıştırmaya çalışmalar falan.. aklınıza gelebilecek bütün teknikleri denedi.. Ve koltuktan tamamen düşercesine oturarak hedefe yönelik tüm bu eylemlerde bulundu.
Yolculuğumuzun devamında, artık rüyalar ülkesinde mutlu mesut zıplayan, çocuklar kadar şen, güneşin gözüne gözüne girmesiyle kendisini bir tatil yöresinde şezlongda hayal edip tatlı tatlı uyuyan adamımız için bu keyif yavaş yavaş kabusa dönüşmeye başladı, ablamızın dirsek darbeleri artık daha sık esas oğlanın böğrüne isabet eder, daha kalıcı hasar verir duruma geldi :)
Ve son öldürücü darbeyi çok büyük bir hışımla, profesyonel bi boksör edasıyla uyuklayan adamımızın çenesinin altına aparkart tadında indirdi :) Ne olduğunu anlayamayan gözlerini dahi açmakta zorlanan abimizin hali o an içler acısıydı... Tek kelime dahi söyleyemeden toparlanıp, ayılmaya çalıştı, her savaştan muzaffer ayrılmış mağrur bir komutan edasıyla koltuğa tamamen yerleşen ve tüm gerginliğini o aparkart ile üzerinden atmış olan iri ablamızın yüzünde manasız ve tuhaf bir gülümseme hasıl oldu...

Bu hikayeden çıkaracağımız ana fikirleri şıklar halinde sıralarsak :)

a- otobüste mümkün oldukça uyumamaya çalışılmalı
b- şayet uyunacaksa yanınızda oturan kişinin mülayim olmasına, mümkünse kendi cinsinizden olmasına dikkat edilmeli
c- en ideal yolculuk partnerinin her zaman sevgiliniz olacağı unutulmamalı : )
d- ancak sevgilinizin de (ki bayansa daha çok) uyumanızdan hoşlanmayacağı gözardı edilmemeli, bu gercek gözardı edilirse iri ablamızın esas oğlana yaptıklarından daha acıtıcı hasarlar verebileceği ihtimalinin üzerinde dikkatle durulmalı :)

Aydan

2 yorum:

  1. irice ne kadar kibar bir deyim:)
    bu arada abla adamın uyumasına rağmen ters bakıyor çünkü mesaj şu: "ben iyi aile kızıyım öyle tanımadığım bir erkeğin omuzumda uyumasına asla müsaade etmem, rahatsız olurum, bakın oldum" heheh

    YanıtlaSil
  2. ramazanın ilk günü en fazla bu kadar kibar olabiliyorum :))

    YanıtlaSil