10 Temmuz 2009 Cuma

Muhabiriniz Aydan İftiharla Sunar :)


Bugün bunu yazmazsam olmazdı;
Adı "Nur Banu Molla" BestFm'de haber bülteni sunuyor, ayrıca "Hayatın Ta Kendisi" adlı bir de program hazırlıyor cumartesi sabahları 9 ile 10 arasında.
Ama mevzu bu değil...
Nur Banu sıradan bir haber bülteni spikeri değil. Üslubu, yorumları ve anonsu başka hiç bir yerde duyamayacağınız cinsten... Yoksa durduk yerde bir haber spikerinin sempatizanı olacak insan mıyım ben Allahaşkına:)
Şaka bir yana Nur Banu'yu tanıdıkça ve takip ettikçe onun çok birikimli, çok değerli bir insan olduğunu farkediyorsunuz... Aslen arkeolog, eski gazeteci, şimdilerde haber spikeri. Durun daha bitmedi bunların üzerine yazarlık da ekleyin, yok yine yetmez derseniz hayvanseverlik de var mesela, hatta bir de Türkçe'yi katledenlere karşı Don Kişot'luk misyonu ekleyin... Ortaya komplike bir insan çıkıyor değil mi?
Ben bunu hepinizden farklı olarak "şaşırarak" farkettim bugün mesela. Biraz araştırıp biraz hakkında bilgi sahibi olunca sizler de bana katılacaksınız eminim. Ama bunun yolu sevgili Nur Banu'nun yazdığı yazıları okumaktan geçiyor... http://www.sonsayfa.com/ haber sitesindeki yazılarını özellikle. Bülent Ersoy'un askerlik konusundaki aylarca süren tartışmalarına tam da hissettiğim düşündüğüm gibi bir yazı döşenmiş kendisi, pek de şahane olmuş üstelik. Okurken bir tuhaf duygulandım.
Mesela bir başka yazısı var ki; muhteşem!
Hele de benim gibi etnik ve dini ayrımcılığa şiddetle karşı çıkan biri için tam anlamıyla dört dörtlük bir yazı. Yazının içeriğinden apardığım şu paragrafları buraya koymayı görev adlediyorum insanlığı bilinçlendirmek adına;

"... ayılıp bayılsanız, orta yerinizden ikiye ayrılsanız, memleketin doğu kapıları Kürtçe'ye kesmiş, âşıklar birbirine "Ez ji te hezdikim!" diye ilan-ı aşk ederken, siz aşksızlıktan kör olmuş gözleriniz ve esasen kendi dilinizi bile doğru dürüst kıvıramadığınızın farkında olmamanızın verdiği aymazlıkla ter ter tepinin!
... aşk anarşist bir eylemdir. İhtilal yaptırır gönülde. Diline duyduğun aşk ile yârine duyduğun aşk birbirinden ayrılmaz. Gün gelir ezer geçersin dağları, yırtarsın denizleri maşukun koynunda bir gece uyumak, gonca leblerinde sabahlamak için... "

Hadi sizi araştırma yaptırarak yormayayım, eminim daha mühim işleriniz vardır şu hayatta, tuhaf koşuşturmalarınızda... Bir yazısından daha örnek vereyim;

"...yok Mayda öyle değil Sarı Gelinim... O gün sen notunu öğrenmek için ayağa kalktığında sıfırı yiyip yerine otururken, "Öğretmenim ne yaptın sen? O bir Ermeni, milletini mi kötüleyecekti? Sen niye bize boktan ödevler verip de bizim kafamıza nefret pompalıyorsun? Ödevimi geri ver, bana da sıfır" demediğim için ben kakayım... Ben kakayım... Affet beni Mayda, affet Sarı Gelinim... "

Yukarıdaki satırları "Ermenilerden özür dilemeli miyiz?" sorunsalı kapsamında kaleme almış sevgili Nur Banu, yine yüreğinden kopanları cesurca ve dürüstçe yazmış... Benim gözlerim doldu okurken...

İşte bugun tüm bunları okuyunca noktasına ve virgülüne kadar benimle bir çok (çok çok) konuda hem fikir olduğunu hayretler içerisinde kalarak gördüm. Abartmıyorum, gerçekten böyle düşündüm.
Ben yıllardır çok temel mevzularda kendimi en yakınlarıma bile ifade edememekten şikayet ederken, ilk kez birinin (üstelik hiç tanımadığım, sohbet etmediğim birinin) bu denli benim düşüncelerimi ifade ettiğine tanık oldum. Bu beni heyecanlandırdı ve geleceğe dair umutlandırdı... Demek ki insan hayatta en anlaşılmaz kaldığı zamanlarda bile aslında dünya üzerinde onunla aynı dili konuşan birinin varlığından er ya da geç haberdar olabiliyor, buna
sevinebiliyormuş dedim kendi kendime...
Bugün hayata dair umutlarımı tekrar yeşerttiği için, aynı dili konuşup aynı pencereden aynı hayata baktığımızı hissettirdiği için minnet doluyum Nur Banu Molla'ya...
Sizlerden ricam bu satırlarıma önem verip, kendisini fırsat buldukça takip edin... Sizi hayat denen karmaşanın içinden çekip çok güzel yerlere götüreceğine yürekten kefilim...

Aydan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder